Kişinin kendi organlarını tıbben yaşamı sona erdikten sonra başka bir insanın tedavisi için kullanılmasına izin vermesine ORGAN BAĞIŞI denir. Kişinin yasal olarak organ bağışı yapabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olması ve bu dileğini iki şahit huzurunda bilinçli ve her türlü etkiden uzak olarak organlarını bağışladığını organ bağış senedini şahitlerle birlikte imzalayarak beyan etmesi gerekmektedir.
Organ Bağışı yapan kişinin tıbben yaşamı sona erdikten sonra yakınları tarafından organları bağışlanabilir. Kişi hayatta iken kendi serbest iradesi ile bir böbreğini ya da karaciğerinin bir kısmını ihtiyacı olan bir hasta için bağışlayabilir, canlı vericiden organ bağışı için hasta ile birlikte organ nakli merkezine, öldükten sonra kullanılmak üzere bağış için Organ bağış birimi olan tüm hastaneler (kamu, özel, üniversite) Türkiye Organ Nakli Vakfı, Organ nakil merkezleri, Sağlık Müdürlükleri, aile hekimliklerine yapılabilir.
Organ bağışı her geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık 1.5- 2 katı artış göstermekte olup; bu artış halen çok yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde yılda 1 milyon nüfus başına azami 25 kadavra donör sağlayabildiğimiz takdirde organ nakli bekleme listelerindeki hastaları tedavi etme şansını yakalayabiliriz. Ülkemizde ölenlerin sadece % 25-30 unun yakınları organ bağışını kabul etmektedirler. Bu da yılda bir milyonda 3,5-4 kişi demek. 2019 yılında İlimizde faaliyet gösteren sağlık tesislerinde beyin ölümü gerçekleşen 11 hastamızdan sadece 2 hastamızın organları yakınları tarafından bağışlanmıştır. Kadavradan organ bağışında yıllık ortalamanın çok çok altında kalıyoruz. Bu nedenle her yıl ülkemiz genelinde 6-7 bin kişi organ nakli beklerken yaşamlarını kaybediyor. Yaş ortalaması da oldukça düşük. Örneğin böbrek hastalarının % 50 sine yakınını 5-40 yaş arası kişilerden oluştuğu tespit edilmiştir. Bir böbrek hastası ya da karaciğer hastası yakınlarından bağış alabiliyor, ancak kalp, ince bağırsak, akciğer nakli bekleyen hastalarımız canlıdan canlıya değil, sadece kadavradan gelen organla hayatlarına devam edebilecekler. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastayı hayatta tutmamız imkansız, ancak organ bekleyen ve nakil olan hastanın hayata tutunması, çalışması, evlenmesi, anne baba olması, dışarda eğlenmesi organ nakli ile mümkün olmaktadır.
Her yıl ülkemizde “3-9 Kasım doku, organ nakli ve bağış haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu vesile ile organ bağışının hayati önemini bir kez daha vurgulayarak, organ bağışı konusunda farkındalığın ve bağışçı sayısının artırılması amacıyla duran hayatlara dokunmak, candan cana yapılacak en büyük iyilik olan organ bağışı konusunda duyarlılığa davet ediyorum.